- Ağustos 3, 2021
- Yayınlayan: M. Murat Bakım
- Kategori: İnsan Kaynakları
İnsan Kaynakları Yönetimi sisteminin tarih içerisinde geçirdiği evrelere de kısaca göz atacak olursak; bu önemi daha iyi vurgulamış oluruz. II.Dünya savaşından sonra ortaya çıkan bir kavram gibi gözükse de İnsan Kaynaklarının tarihi çok daha eski dönemlere gitmektedir. Örneğin, ilk ücretlendirme sistemlerine ünlü Babilli Hammurabi kanunlarında rastlıyoruz. İlk iş bölümü ve uzmanlaşma M.Ö. 1650 yıllarında Çinlilerde kullanılmıştır. M.Ö. 400 yıllarında yine Çinliler Personel devir hızının yüksekliği ve bunun yarattığı sorunlardan bahsetmişlerdir.
Yine bilimsel olarak ilk İnsan Kaynakları kavramı James WATT ‘ın buharlı makineyi bulması ile başlayan Endüstri Devrimi ile ortaya çıkmıştır. Endüstri devrimi ile ekonomik hayat makineleşerek hızla gelişmiştir. Girişimcilik anlayışının yaygınlaşması ile birlikte hızla yatırımlar yapılmış ve önemli sanayi kuruluşları doğmuştur. İnsanlar evlerinde kendi işlerini yapmak yerine fabrikalarda üretimin bir parçası olmaya başlamışlardır. Bu yıllarda fabrika sisteminin gelişmesi ve çalışma koşullar ile işçi-işveren ilişkileri “Personel Yönetimi” kavramını yaratmıştır. 1890 ‘larda NCR Corporation ‘ın ayrı bir personel ofisi oluşturması ilk Personel Yönetimi Bölümü olarak tarihteki yerini almıştır.
Frederick W. TAYLOR ‘ın 1912 ‘de ortaya attığı “Bilimsel Yönetim” kavramı endüstri devriminin ihtiyaçlarına ve değerlerine yönelik bir kavramdır. Taylorizm Amerikalı işverenlerin önlerindeki çalışan havuzunu en iyi biçimde değerlendirebilmelerini sağlamıştır. Bilimsel yönetim kavramı ortaya çıkmadan önce, tüm çalışanlar eşit verimlilikte algılanır ve yeterli verimliliğe ulaşamayan çalışanların işine son verilirdi.
Taylor, Veri Toplama ve Analizi gibi metotlar kullanarak ve her iş için gerekli olan hareketleri, kullanılan aletleri ve her görev için gerekli olan zamanı göz önüne alarak araştırmalar yaptı. Böylece işverenin öznel yargılarından ziyade bilimsel verilere dayanarak adaletli performans standartları oluşturuldu. Günlük standart üretimin üstünde üretilen her parça için daha fazla ücret ödenmesi kabul edildi. Ancak bu teknikler çalışanların üretimini çok fazla ön plana çıkarırken, onların iş tatminini göz ardı ettiği de görüldü.
Bu yıllarda I.Dünya Savaşı ‘nın patlak vermesi ile, orduya doğru kişilerin alınması için psikolojik testler kullanılmaya başlandığı görülmüştür. Böylelikle personel seçiminde de standardizasyonun sağlanması sadece ordu için geçerli olsa da ilk kez literatürdeki yerini almış oldu.
1929 yılında başlayan “Büyük Buhran”ın ortaya çıkışı ile 1930 yılında işsiz sayısı 4,6 milyona ve 1933 yılında ise işsiz sayısının 13 milyona çıktığını görüyoruz. 1935 yılında Roosevelt tarafından işçi sendikaları, işsizlik sigortası, emekli aylığı, sakatlık ve ölüm aylığı ödentisi gibi kavramlar yürürlüğe konuldu.
İnsan Kaynakları yönetimi tarihindeki en önemli gelişmelerden birisi de Personel Yönetimi Teorisi ve uygulamaları ile Psikoloji biliminin birleştirilmesi olmuştur. Psikolojinin İnsan Kaynakları yönetiminde yerini alması yani “Endüstri Psikolojisi”nin doğması 1927 ve 1932 yılları arasında Elton MAYO ‘nun Western Electric firmasında yaptığı Hawthorne araştırmaları ile ortaya konmuştur. Bu çalışmalar ile çalışanların verimliliğinin, sadece verilen görevlerin nasıl tasarlandığına ve ücretlerin seviyesine bağlı olmadığını, aynı zamanda belli sosyal ve psikolojik etkenlere bağlı olarak değiştiğini ortaya çıkarmıştır.
Büyük Buhranı takip eden II.Dünya Savaşı ile birlikte yetenekli çalışanların askere alınması endişesi ve çalışanların düşük olan morallerinin düzeltilmesi için Endüstri Psikolojisi yaklaşımından yararlanılmıştır. Çalışanların işlerine olan bağlılıklarının artması için çalışanın psikolojisine uygun işyeri ortam ve koşuları oluşturulmaya çalışılmış, ilk defa “ek kazançlar” kavramı ortaya çıkmıştır. Artık çalışanların maaşlarının yanında yemek, yol, giyim, tatil masrafları gibi ek ödentiler sağlanmaktaydı.
M. Murat BAKIM
Yönetim Danışmanı